DİL SINAVLARINDA EN COK CIKAN 1000 KELİME

-PART 2-
501. highly = oldukça, epey (= extremely)
502. hinder = (1) engel, mani (2) engel olmak, mani olmak
503. hire = (1) kiralamak (2) işe almak (= employ)
504. hitchhiker = otostopçu
505. hollow = oyuk, boşluk (ağaç kovuğu vb) *** hollow promise = boş vaat
506. hopefully = inşallah (= with any luck)
507. horrible = korkunç
508. huge = iri, büyük (= enormous, immense)
509. humiliate = aşağılamak, rezil etmek, utandırmak (= embarrass)
510. hunter = avcı
511. hurricane (hörikeyn) = kasırga
512. iceberg = buz dağı (= glacier)
513. identify = teşhis etmek, kimliğini belirlemek, sınıflandırmak
514. idle = tembel (= lazy, indolent) X (= hardworking)
515. ignore = görmezden kalmak, kale almamak (= take no notice)
516. illusion = hayal,hülya, kuruntu
517. illustrate = örneklemek
518. imagine = hayal etmek 
519. imitate = taklit etmek
520. immediate = (1) derhal, acele, çabuk (2) (akraba için) en yakın
521. immobilize (immmobilayz) = hareketsiz/sabit kılmak
522. impact = çarpmak
523. impeach = suçlamak, itham etmek (= accuse)
524. implement = gerçekleştirmek (realize)
525. implicate = bulaştırmak
526. imply = ima etmek
527. impose = zorla kabul ettirmek, koymak( vergi), yük olmak
528. imprisonment = hapse atmak (= incarceration)
529. improve = geliştirmek
530. inaudible = duyulamaz, işitilemez (ses vb)
531. incapable of (inkepıbıl) = kabiliyetsiz, yeteneksiz (= unskillful)
532. incapacitate = yetersiz bırakmak, olanak tanımamak, aciz bırakmak (= debilitate)
533. incessant = aralıksız, sürekli
534. incline = eğmek, eğilimi olmak, fikrini vermek
535. include = dahil etmek, içermek (= consists of, incorporate) x exclude
536. incorporate into = dahil etmek (= include, integrate)
537. incredible = inanılmaz ( = unbelievable)
538. indicate = göstermek, belirtisi olmak
539. indifference to = kayıtsız, ilgisiz olmak
540. induce = -e neden olmak, ikna etmek
541. inevitable = kaçınılmaz (= inescapable)
542. infer = anlamak, sonucunu çıkarmak
543. influence = (1) etki (= impact, effect) (2) etkilemek
544. influential (influwenşıl) = nüfuzlu, sözü geçer, çevresi geniş (= well-connected)
545. inherit = mirasa konmak, miras olarak almak (= come into)
546. inhibit = göz dağı vermek
547. initially = başlangıçta, ilk etapta (= at first)
548. initiate (inişiyeyt)= başlatmak (= start, commence)
549. injure = incitmek
550. injustice = eşitsizlik, adaletsizlik (= inequality, unfairness)
551. innovate = yeni bir şey icat etmek, yenilik getirmek (= invent)
552. innovation = yenilik, yeni bir şey icad etmek
553. innovative = yenilikçi, icatçı
554. insatiable (inseyşıbıl) = (1) gözü doymaz, doyumsuz, aç gözlü (2) obur, pisboğaz
555. insignificant = (1) ehemmiyetsiz, önemsiz (2) anlamsız, manasız
556. insist (on) = ısrar etmek (= persist in)
557. inspect = incelemek
558. instantaneously = anlık, bir anda olan, aniden (= immediately, instantly)
559. institute = kurmak
560. instruct = talimat vermek
561. insulate (against) = yalıtmak, (soğuğu/sesi vb) kesmek (hırkanın soğuğu kesmesi gibi)
562. integrate = bütünleşmek, kaynaşmak
563. intelligence = (1) zeka, akıl (2) haber ajansı
564. intention (intenşın) = niyet
565. intentional = kasıtlı,maksatlı,bilebile (= deliberately)
566. interaction (with) = etkileşim
567. interfere = başkasının işine burnunu sokmak
568. interfere with = karışmak, müdahale etmek 
569. interpretation = yorum, çeviri
570. interrogate = sorguya çekmek
571. interview = (1) röportaj, röportaj yapmak (2) mülakat, mülakat yapmak
572. intimate = (1) samimi (2) tanıdık, aşina (alışılan plaj, trafik manzaraları vb)
573. introduce = (1) tanıştırmak (2) yeni bir icadı/fikri ortaya atmak
574. invade = işgal etmek, istila etmek (= attck, occupy)
575. invaluable = paha biçilmez, çok değerli (= priceless)
576. invent = icat etmek (= make up)
577. invest (in) = para yatırımı yapmak
578. investigate = araştırmak, incelemek (= search, look into)
579. invoke = dilemek
580. involve = (1) dahil etmek (2) gerektirmek
581. involvement = dahil olma, karışma (= association, participation)
582. irregularity = (1) yolsuzluk, hile (2) düzensizlik
583. isolate = izole etmek, (iki şeyi vb) birbirinden ayırmak, tecrit etmek
584. jeopardize (ciopidayz) = tehlikeye atmak (= endanger, imperil)
585. join = katılmak, iştirak etmek
586. joint = (1) eklem, mafsal (2) ortaklaşa yapılan (= mutual)
587. justify = doğrulamak
588. kennel = köpek kulübesi
589. keyhole = anahtar deliği
590. kidnapper = adam/çocuk kaçıran (= abductor)
591. knock = (1) devirmek (2) (kapı vb) çalmak
592. knowledge = bilgi
593. label = etiketlemek
594. lamb = (1) kuzu (2) kuzu eti
595. latter = sonraki x former = önceki
596. lawyer = avukat (= solicitor)
597. leak = (1) (su, yağ vb) sızmak (2) (bilgi, gizli sırlar vb) medyaya sızmak
598. legend = efsane (= myth)
599. legislate = yasamak
600. leisure = boş vakit

601. lessen = azaltmak (= diminish)
602. levy = zorla toplama (haraç)
603. Likewise = Buna benzer şekilde, Aynen bunun gibi (= Similarly)
604. listless = yorgun, bitkin (= exhausted)
605. literacy = okur yazarlık
606. litter = çöp (= trash, garbage, rubbish)
607. loathe = nefret etmek (= abhor, hate)
608. locate = yerleştirmek
609. location = mevki, yer
610. loose = gevşek, sıkıca bağlanmamış, gevşemiş X tight
611. lovely = sevecen, sevimli
612. luggage (lagiç) = bagaj
613. magical (mecikıl) = sihirli
614. mainstream = pek çok kişi tarafından kabul gören inanış veya düşünce
615. maintain = korumak
616. make a decision = karar vermek
617. manage = (1) başarmak, üstesinden gelmek (2) yönetmek, idare etmek
618. management = yönetim idare 
619. manipulate = elinde oynatmak
620. manner = davranış, tutum (= attitude)
621. manufacture = fabrikada üretmek
622. march = ilerleme, ilerleyiş, marşla yürümek
623. massacre (messekı=r) = soykırım, katliam (= genocide)
624. master = (1) efendi, sahip (2) hakim olmak, bir şeyi detaylarıyla bilmek (= govern)
625. masterpiece = şaheser, baş yapıt
626. mature (maçu=) = olgun
627. meadow = çayır, otlak, mera (= pasture)
628. meander = (1) dolambaçlı yol (2) avare avare dolaşmak
629. measure (mejı=r) = (1) ölçü, ölçmek (2) tedbir, önlem (= precaution)
630. mediate between = arabuluculuk etmek, arasını bulmak
631. meet = (1) (ihtiyaç, talep vb) karşılamak (2) tanışmak (3) (bir yolcuyu) karşılamak
632. memorial = anıt
633. merge (mörç) = birleşmek, bir araya gelmek ( iki şirketin birleşmesi vb)
634. merge = birleşmek, bir araya gelmek ( iki şirketin birleşmesi vb)
635. migrate = göçmek
636. minor = (1) az (2) önemsiz, küçük *** minority= azınlık
637. miraculously = mucize eseri
638. misbehave = terbiyesizlik yapmak, kötü davranışlar sergilemek
639. mischief = yaramazlık, haşarılık (= misbehaviour)
640. misunderstanding = yanlış anlaşılma (= misconception)
641. mix up = aklını karıştırmak,karıştırmak
642. mock at = dalga geçmek, alay etmek (= tease, make fun of)
643. modify = değiştirmek (= change)
644. mood = ruh hali, moral ***in a bad mood = morali bozuk olmak
645. mourning = yas, keder (= lamentation) ***mournful = yaslı, yas tutan
646. move = (1) hareket etmek, taşımak (2) (bir yerden bir başka yere) taşınmak
647. movement = (1) hareket (2) (edebiyatta vb) akım
648. multinational = çok uluslu
649. municipality = belediye
650. murder = (1) öldürmek, cinayet işlemek (= kill) (2) cinayet
651. mystery = gizem, sır (= enigma)
652. narrowly = kıl payı (= She narrowly escaped death yesterday.)
653. native to = yöreye has/özgü
654. neglect = ihmal etmek (= ignore)
655. nervous = gergin (sınav öncesi vb..) *** nervous attack = sinir krizi
656. neutrality (nötraliti) = tarafsızlık (= impartiality)
657. notice = (1) ilan (2) fark etmek
658. obese = şişman, obez
659. obey = uymak, itaat etmek ( kurallara vb)
660. objection = itiraz
661. obligation = zorunluluk, mecburiyet
662. obscure = (1) silik (2) anlaşılmaz hale getirmek, karışık hale getirmek (= confuse)
663. observe = gözlemlemek
664. obsolete = modası geçmiş, eskide kalmış
665. obtain = elde etmek (= gain, attain)
666. occasion = (1) özel olay, önemli gün (2) durum, hal
667. occasional = ara sıra, nadiren (= infrequent)
668. occupy = (1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak, yerleşmek 
669. occur= meydana gelmek
670. occurrence = vukuat, olay
671. odd = (1) tuhaf (=strange, weird *(wiyırd) (2) odd numbers = tek sayılar (1,3,5 ..)
672. Oddly enough! = Ne tuhaftır ki …!
673. odour = koku ***odourless = kokusuz X (aromatic = hoş kokulu)
674. offend = (1) gücendirmek, kırmak (2) (hafif) suç işlemek
675. offer = (1) teklif, teklif etmek (2) (imkan, fırsat vb) sağlamak, sunmak
676. officially = resmen, resmi olarak
677. opportunity = fırsat *** opportunist = fırsatçı
678. opposition = karşıtlık, muhalefet,zıtlık
679. oppress = zulmetmek (= persecute)
680. ordinary = sıradan, alışılagelmiş (= commonplace, mundane, average)
681. originally = ilk başta, ilk önceleri (= initially, at first)
682. ornament = (1) süs, süs eşyası (2) süslemek
683. orphan = yetim bırakmak
684. outcrop = yeryüzüne çıkmış katman
685. outcry = feryat figan, çığlık
686. outdo = birini geride bırakmak, sollamak, ekarte etmek (= surpass)
687. outing = gezi, gezinti
688. outlet = (sadece bir çeşit ürün veya sadece bir firmanın ürününü satan) şube
689. overlap = üstüste binmek
690. overlook = (1) göz ardı etmek, görmezden gelmek (= ignore) (2) (bir evin denize
bakması, bir ofisin otoparka bakması gibi) — e bakmak
691. overtake = (arabasıyla bir başka arabayı) sollamak
692. overtake = sollamak, bastırmak
693. partially = kısmen
694. participate in = katılmak, iştirak etmek (= take part in, join, attend)
695. participation = iştirak, katılım ***participatory = katılımcı
696. particular (pıtik=ulır) = özel, önemli *** in particular = özellikle
697. particularly = özellikle
698. passenger = toplu taşıt yolcusu
699. passionately = ihtirasla, tutkuyla

700. patiently = sabırla, sabırlı bir şekilde (= uncomplainingly)
701. pavement = kaldırım (= side-walk)
702. peace and quiet = huzur ve sükunet
703. peak = doruk, zirve *** at peak = zirvede, dorukta
704. peculiar = tuhaf, acayip (= odd, weird, strange)
705. pedestrian = yaya
706. penalize = ceza vermek, cezalandırmak (= punish)
707. perceive = algılamak
708. permission = izin, müsaade
709. persevering = sebatkar, gayretli
710. persist = ısrar etmek, sürüp gitmek
711. persuade = ikna etmek
712. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser
713. pet = ev hayvanı
714. pioneer = öncü, yol açan, öncülük eden (= forerunner)
715. placement = yerleştirme
716. plague (pleyg) = (1) veba (2) öldürücü salgın hastalık (3) (bela vb) musallat olmak
717. plain = (1) düz, sade (2) ova, düzlük 
718. plead = yalvarmak , rica etmek
719. please = (1) memnun etmek, tatmin etmek (= satisfy) (2) Lütfen!
720. pledge (plec) = ciddi bir söz vermek, ciddi bir vaat
721. poem = şiir ***poetry = şiir
722. point = (1) anlam, mana ***pointless = anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta
723. policy = tutum, kural, prensip, ilke
724. polio = çocuk felci
725. pose = ortaya çıkarmak, poz vermek
726. possess = sahip olmak, etkilemek
727. possession = eşya, mal mülk
728. post = (1) vazife, görev, iş (2) posta
729. postpone = ertelemek (= put off)
730. practically = 1-hemen hemen 2-uygun olarak, pratik olarak
731. praise = övmek (= glorify, compliment)
732. precede = – den önce gelmek
733. predict = tahminde bulunmak
734. predictable = tahmin edilebilir, sağı solu belli
735. prejudice = ön yargı (= bias)
736. present = (1) sunmak, tanıtmak (2) mevcut, var olan (= existing)
737. preserve = korumak, muhafaza etmek
738. pressure = baskı, basınç ***under pressure = baskı altında
739. prevent = engel olmak, mani olmak
740. previously = önceden, eskiden (= formerly)
741. prior (to) = — den önce, — den evvel
742. prison = hapishane (= jail)
743. probability = olasılık
744. process = (bir malzemeyi) işlemek
745. progress = ilerlemek ***in progress = devam eden, ilerlemekte olan
746. promote = (1) terfi etmek, makamını yükseltmek (2) reklam yapmak
747. prompt = çabuk, ivedi, acele, vakit geçirmeden (= punctual, immediate)
748. promptly = derhal, hemen
749. proofread = bir metni inceleyip üzerindeki yanlışları düzeltmek
750. properly = adam akıllı
751. property = mal, mülk
752. proportion = oran ***in proportion to = —e oranla
753. protection against = koruma
754. provoke = kışkırtmak, tahrik etmek
755. publish = (kitap, kaset vb) yayımlamak
756. purchase (pö=çıs) = (1) satın almak (2) satın alınan eşya
757. purchase = satın almak (= buy)
758. purpose = amaç, gaye
759. pursue = takip etmek (= follow, chase) ***in pursuit of = —nın peşinde
760. push = itmek X pull = çekmek
761. put forth = öne sürmek, ortaya atmak (= put forward, bring up)
762. queue = sıra, kuyruk
763. race = (1) ırk (2) yarış
764. racism = ırkçılık, milliyetçilik (= nationalism)
765. raid = yasadışı işlere yapılan baskın (= seizure)
766. raise = (1) artırmak, yükseltmek, kaldırmak (su seviyesini, maaşları vb) (2)
(hayvan/insan) yetiştirmek, büyütmek (3) (sorun, konu, fikir vb) ortaya atmak 
767. rate = oran, hız
768. receive = almak, kabul etmek
769. reckless = = dikkatsiz, pervasız (= irresponsible, thoughtless)
770. recklessly = dikkatsizce, pervasızca (= irresponsibly, thoughtlessly)
771. recognize = (daha önce gördüğü birini veya bir şeyi gördüğünde) tanımak
772. recommendation = tavsiye, öneri
773. referee = hakem (= arbitrator)
774. refreshing = canlandırıcı, serinletici (aperatif yiyecek, temiz hava vb)
775. refugee = mülteci
776. refund = parayı iade etmek
777. regard = (1) saygı (= respect) (2) göz önünde bulundurmak
778. regional = bölgesel
779. register = (1) sicil,kütük (2) kaydetmek
780. regret = (1) pişmanlık (2) üzüntü
781. regretful = pişman, üzgün (= remorseful)
782. regrettable = üzücü, üzüntü/keder/esef verici
783. regularly = düzenli bir şekilde *** on a regular basis = düzenli bir şekilde
784. rehearse (rihörs) = prova yapmak ***rehearsal = prova
785. reject = red etmek (= turn down)
786. rejection = ret, kabul etmeme (= refusal)
787. relate = (1) rivayet etmek, anlatmak, aktarmak (2) ilişkili/alakalı olmak
788. release = serbest bırakmak,salmak (= let out)
789. relentless = (1) merhametsiz (2) amansız, hummalı, aralıksız devam eden
790. relief = rahatlama, ferahlama ***relief work = afet kurtarma ekibi
791. relocate = yerini değiştirmek, yerinden etmek (= displace)
792. reluctant (rilaktınt) = isteksiz (= unwilling)
793. remain = kalıntı
794. remark = (1) söylemek, belirtmek (2) düşünce, fikir
795. remembrance = anma, hatırlama, yad etme (= commemoration)
796. reminiscent of = andıran, hatırlatan, anımsatan (= suggestive of)
797. remote = (1) uzak, ırak (2) ıssız, ücra ***remote control = uzaktan kumanda
798. removal = (1) (leke vb şeylerin) çıkarılması, sökülmesi (2) (evin vb) taşınması
799. remove = (1) (leke vb) çıkarmak, temizlemek (2) sökmek
800. repeatedly = defalarca, tekrar tekrar (= continually, constantly)
801. repetitive = monoton, sıkıcı

802. replace (with) = (1) eski yerine koymak (2) — ile değiştirmek
803. replica = aslına çok benzeyen kopya
804. request = rica etmek
805. require = gerektirmek (= necessitate)
806. requirement = ihtiyaç, gereksinim
807. resentful = alıngan, darılmış
808. reside = ikamet etmek, yerleşmek
809. resident = bir yerde ikamet eden, halk (apartman, mahalle sakini vb)
810. resign from = — den istifa etmek ***resignation = istifa
811. resolve = (1) çözmek (= sort out) (2) karar vermek
812. resort = (1) son çare olarak bir şeye başvurmak (2) tatil yeri/beldesi
813. response = karşılık, cevap
814. restlessness = huzursuzluk, içinin rahat olmaması X calmness
815. result = sonuç (= outcome)
816. reveal = açığa çıkarmak, gün yüzüne çıkarmak (= disclose, display) 
817. revenge = intikam, intikam almak *** take revenge on = intikam almak
818. revolve = (1) dönmek (2) döndürmek, çevirmek
819. reward = (1) ödül (2) ödüllendirmek *** rewarding = tatmin edici (iş vb)
820. ride = (at, bisiklet vb) binmek
821. rightfully = haklı olarak, haklı yere X wantonly = durduk yere, sebepsiz yere
822. rise = ortaya çıkmak, artmak, yükselmek
823. rob somebody of something = birini soymak ***robbery = soygun
824. robust (rıbast) = turp gibi, sapasağlam
825. rough (raf) = (1) kaba pürüzlü (zemin, yüzey vb) (2) nazik olmayan, sakar bir şekilde (3)
(deniz/okyanus için) dalgalı, fırtınalı
826. rubble = enkaz, yığın (= wreckage)
827. sacrifice = adamak, kurban adamak
828. salute = selamlamak (= greet)
829. satisfaction = tatmin, memnuniyet
830. savage = vahşi
831. scald = kaynar suyla yakmak/haşlamak (el, kol vb)
832. scalp = kafa derisini yüzmek
833. scarce = seyrek, az
834. scarcely = hemen hemen hiç (= barely, hardly)
835. scatter = saçmak, serpmek
836. sceptical = şüpheci (= cynical)
837. scratch = (1) kazımak, tahriş etmek (2) tırmalamak
838. sculpture = heykel ***sculptor = heykeltırtaş
839. seam = (1) kıyafetlerin dikiş yerleri (2) (yara için) dikiş yeri
840. seasonal = mevsimine uygun
841. secure = güvenli, emniyetli (= safe)
842. sedate = (1) sakinleştirmek, yatıştırmak (2) sakin, soğukkanlı (= composed)
843. seed = tohum
844. seize = (1) baskınla ele geçirmek (= raid) (2) (birinin kolunu vb) kavramak
845. sense = (1) duygu **sensitive = hassas, duygusal (2) mantık **sensible = mantıklı
846. sentence = (1) birini hapse/cezaya mahkum etmek (2) cümle
847. sentimental = duygusal (= emotional)
848. session = toplantının her bir oturumu
849. sewage = lağım, kanalizasyon
850. shade = (1) gölgelik (2) renk tonu
851. shortcoming = kusur, eksik, noksan
852. shorten = kısaltmak
853. show off = hava atmak
854. shuffle = karıştırmak ( iskambil kağıtlarını); ayak sürüyerek yürüme
855. sigh = iç çekmek *** a sigh of relief = derin/rahat bir nefes
856. significant = (1) önemli, kayda değer (2) manalı, anlamlı
857. silent = sessiz, sakin
858. simply = (1) basit bir şekilde (2) sadece, yalnızca (= only, solely, merely)
859. simulate = taklit etmek *** simulation = taklit
860. sink = (1) batmak (2) lavabo, musluk taşı
861. situate = konuşlandırmak, yerleşmek, yerleştirmek (= locate)
862. size = (1) (insan için) kıyafet bedeni (2) ebat, boyut
863. skill = beceri, yeti, istidat (= talent, ability)
864. slaughter = (1) kurban etmek, kesmek (2) öldürmek, cinayet işlemek (= murder)
865. slavery = kölelik 
866. sleeve = gömlek, gömlek kolu *** buy on the sleeve = veresiye satın almak
867. slight = hafif, az
868. slip = kaymak *** slip of the tongue = dil sürçmesi
869. smash = (cam, kapı vb) paramparça etmek, kırıp parçalamak
870. smother (smadır) = (1) (yastık vb ile) boğmak (2) üzerini örtmek, kamufle etmek
871. snap = (fotoğrafçılıkta) poz
872. soap = sabun ****soap opera = pembe dizi
873. sociable = sıcak kanlı, insanlarla çabuk kaynaşan
874. solely = yalnızca, sadece
875. soothing = yatıştırıcı (= comforting, calming)
876. spectacular = görkemli, harikulade
877. spectacular = görkemli, muhteşem (= impressive, stunning)
878. spend = harcamak ( para vb)
879. spillage = (yere vb) dökülen şey, döküntü (su vb)
880. spin = (1) fırıl fırıl dönmek (2) (ip için) eğirmek
881. spine = omurga, belkemiği
882. spiritual = manevi, ruhani
883. spoiled = şımarık (= mischievous (=misçivıs)
884. spouse = eş (karı veya koca)
885. spread = yaymak, yayılmak ***widespread = geniş çaplı, yaygın
886. spring = (1) bahar mevsimi (2) su kaynağı
887. stability = istikrar, denge
888. staff = personel
889. stage = (1) sahne (tiyatro) (2) aşama, merhale
890. stage = sahne, derece
891. startle = (1) korkutmak, ürkütmek (2) şaşırtmak, affalatmak
892. statement = (1) söz, ifade (2) demeç *** give statement = ifade vermek
893. statue (steyçu) = heykel
894. steadily = sabit bir şekilde, istikrarla (= constantly)
895. steal = çalmak, hırsızlık yapmak
896. stealthily (steltili) = hırsız gibi, sinsi bir şekilde (= sneakily (snikili)
897. stem = ağaç gövdesi *** stem from = — den kaynaklanmak
898. stimulate = (1) teşvik etmek, motive etmek (= encourage) (2) (beyni) uyarmak
899. stir = (1) karışıklık, kargaşa (2) karıştırmak ( çorba vb) ***Stir up = Kızıştırmak
900. store = depo, depolamak

901. storm = fırtına ***blizzard = kar fırtınası
902. stranger = yabancı, ecnebi
903. stray = (1) başıboş aylak kimse (2) sokakta yaşayan kedi, köpek vb
904. stress = (1) buhran, bunalım, stres (2) vurgulamak (= emphasize)
905. stretch = (1) uzamak, uzanmak (2) germek
906. strike = (1) grev *** on strike = grevde (2) darbe, vuruş
907. stroll = ağır ağır dolaşmak (= go for a stroll = dolaşmaya çıkmak)
908. subject to = (1) (ölüme, yalnız kalmaya vb) maruz kalmış (2) olası, muhtemel
909. substantial = çok önemli, önemli ölçüde
910. sue = dava açmak
911. sufficiently = yeterli miktarda
912. suffrage = oy kullanma hakkı
913. suggestion = öneri, tavsiye
914. suggestive of = manalı, imalı, insanın aklına bir şey getiren
915. suit = yakışmak (kıyafetin vb.) 
916. supply = (1) tedarik etmek,sağlamak (2) kaynak *** supply of water= su kaynağı
917. support = desteklemek
918. supportive = (1) destek veren, anlayış gösteren (2) yardımsever, şefkatli
919. suppress = (duygularını, bağışıklık sistemini vb) baskılamak
920. surpass = üstün olmak, geride bırakmak, üstün olmak
921. surrender = teslim olmak X surround
922. suspend = askıda , muallakta bırakmak, okuldan uzaklaştırma
923. suspicion = şüphe
924. symptom = semptom, belirti (hastalık vb için)
925. take off = (1) havalanmak (2) taklit emek
926. take on = (sorumluluk vb) üstlenmek
927. tame = evcil hayvan (= docile, domesticated)
928. tapestry = duvar halısı
929. tasteful = (1) zevkli, zevkine düşkün kişi (2) zevkle yapılan/hazırlanan (desen vb)
930. tasty = lezzetli
931. temple (tempıl) = tapınak, mabet (= shrine, sanctuary)
932. tenderness = şefkat, merhamet, anlayış (= affection)
933. terminal = (1) ölümcül (hastalık) (= perishing) (2) uçta/sonda bulunan, son, nihai
934. terminate = (1) (sözleşme, kontrat vb) sonlandırmak, bitirmek (2) yok etmek
935. territory = bölge, arazi
936. the rest of… = — nın geri kalanı
937. thoughtless = düşüncesiz, patavatsız, kaba (= tactless, rude)
938. throughout = boyunca
939. throw = atmak, fırlatmak
940. throw out = (çöp vb) dışarı atmak
941. thunderstorm = yıldırımlı fırtına
942. tomb = mezar, kabir, türbe (= grave)
943. tough = (1) sert, katı, dayanıklı madde (2) (yiyecek vb) çiğnenmez, iyi pişmemiş (3)
(insan için) çetin, dayanıklı, çok hayat tecrübesiyle yoğrulmuş
944. trace = iz, izini sürmek
945. trade = (1) ticaret yapmak, alım satım yapmak (2) ticaret
946. traditional = geleneksel
947. trail = iz, patika
948. train = (1) eğitmek, eğitim görmek (= educate) (2) idman/antrenman yapmak (3)
stajyerlik/çıraklık yapmak
949. transmit =(1) göndermek, iletmek (mesaj vb) (2) (hastalık vb) bulaştırmak
950. trash = çöp (= garbage)
951. treasure (trejı= )= hazine
952. treat = (1) tedavi etmek *** treatment = tedavi (2) davranmak
953. trick = hile, tuzak, çeldirme ***play a trick on = kandırmak, kötü şaka yapmak
954. trim = (1) (ağaç) budamak (2) (saç) kırpmak, kesmek
955. tripe = işkembe
956. truthful about = (1) sadece doğruyu söyleyen (2) gerçeklere uygun, doğru (söz)
957. turn in = (1) (yetkili kişiye) teslim etmek (2) uyumaya gitmek
958. unattended = sahipsiz, sahibi ortada gözükmeyen (eşya, çocuk vb)
959. unbearable = katlanılmaz, dayanılmaz (baskı, sıcaklık, soğuk vb) (= intolerable)
960. uncultured = kültürsüz, tahsilsiz, cahil (= uncultivated, boorish, unsophisticated)
961. undermine = zayıflatmak, baltalamak, temelini çürütmek (= weaken)
962. undertake = (zor ve üzün sürebilecek bir işi) üstlenmek, sorumluluğunu almak
963. undertake = üstlenmek (= take on) 
964. unfortunate = talihsiz, şansız (= unlucky)
965. unlimited = sınırsız (= unrestricted)
966. unreliable = güvenilmez
967. untimely = vakitsiz, yersiz, olmadık zamanda (= at an awkward time)
968. unusual = sıra dışı, alışılmamış (= extraordinary, exceptional)
969. unwind = (1) (özellikle işten sonra) rahatlamak, dinlenmek (2) düğüm/sargı çözmek
970. upgrade = (bilgisayar gibi makineleri) güncellemek, modelini yenilemek
971. urgent = acil (= pressing)
972. vacation = tatil
973. vague (veyg) = (1) belirsiz, üstü kapalı (2) net hatırlanamayan şey X vivid
974. valley = vadi
975. vanish = 1- ortadan kaybolmak 2-yok olmak
976. variety = değişiklik, çeşitlilik
977. vast = büyük, engin, muazzam (= immense, tremendous, huge)
978. vet = veteriner
979. vigorously = gayretle (= diligently)
980. violate (vayoleyt) = (kural, kanun, hak vb) ihlal etmek, çiğnemek (= abuse)
981. violent = şiddetli, şiddet içerikli
982. virtually = hemen hemen, neredeyse (= practically, nearly, almost)
983. vocation = meslek
984. volunteer = gönüllü, ücret almadan yardım eden
985. vote for/against = (1) oy (2) oy vermek
986. voyage = deniz yolculuğu
987. wantonly = (1) durduk yere, sebepsiz yere (2) ahlaksızca, şehvetle
988. wear = takınmak( gözlük, kolye, kıyafet),giymek
989. weep = ağlamak, sızlamak (= cry, sob)
990. whirl = (1) hızla dönmek (2) girdap
991. wholly = tamamen, tümüyle, bütünüyle (= entirely)
992. widely = geniş çapta, oldukça
993. widow = kadın dul ***widower = erkek dul
994. withdraw from = (1) (savaştan,seçimlerden vb) geri çekilmek (= pull out of) (2)
(bankadan, hesaptan vb) para çekmek
995. withdrawn = içine kapanık (= reserved, inhibited)
996. witness = (1) şahit olmak (2) tanık, şahit, görgü tanığı
997. worthless = değersiz (= valueless)
998. yard = avlu, bahçe
999. yield = (1) ürün meyve vermek (2) ürün kazanç
1000. zip = fermuar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEV FRANSIZCA ARŞİVİ

İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ 1.SINIF DERSLERİ